Psikoloji
Aynaya Çok Bakan İnsanların Psikolojisi
Ancak bazı insanlar için bu eylem gündelik bir alışkanlık değil, daha derin bir psikolojinin vurumu. Peki aynaya uzun süre bakmak ya da bu eyleme fazla düşkünlük ne anlama geliyor?
Bir çalışmadan söz edelim öncelikle. Sosyal sinirbilimci Antonella Tramacere’nin bir analizinde, aynadaki yansımamıza bakarken beynimizin sosyal algı mekanizmalarının devreye girdiği gösteriliyor. Yani yüzümüze bakarken aslında onu bir yabancıyı değerlendirir gibi yorumluyoruz. Bu da şu anlama geliyor, aynaya bakmak yalnızca fiziksel bir inceleme değil aynı zamanda duygularımızla ve öz-algımızla iç içe geçen bir vakit. Eğer negatif bir benlik algımız varsa bu süreç kolayca eleştirel bir döngüye dönüşebiliyor. Başka bir noktayı ele alalım. Body Dysmorphic Disorder (BDD) gibi durumlarda aynaya bakış, kaygıyı artıran bir tetikleyiciye dönüşebiliyor. Kognitif-davranışçı modeller, aynada kendine odaklanmanın kişinin görünümü hakkındaki memnuniyetsizliği beslediğini ve kaygıyı büyüttüğünü öne sürüyor. Benzer şekilde farklı çalışmalar da uzun süre aynaya bakmanın özgüveni düşürdüğünü ve beden algısındaki olumsuzlukları pekiştirdiğini bildiriyor.
Biraz daha çarpıcı bir bulguya değinmek isteriz. 2020 yılında yayımlanan bir inceleme uzun süre aynaya bakmanın kişide “kendiliğe yabancılaşma” deneyimlerine yol açabileceğini belirtiyor. Araştırmalarda bireylerin kimi zaman yüzlerinde deformasyon gördükleri, yabancı birini izliyormuş gibi hissettikleri veya kimlik kopmaları yaşadıkları raporlanmış. Hatta schizotypal kişilik özellikleri taşıyan bireylerde bu tür algısal anomalilerin daha sık ortaya çıktığı da tespit edilmiş.
Peki kişilik özellikleri aynaya bakış süresini etkiliyor mu? Yapılan göz izleme deneylerinde bu soruya da yanıt aranmış. Bulgulara göre yüksek özsaygıya sahip kişiler yüzlerine daha kısa süreyle bakarken, benlik-iğrenmesi yaşayan kişiler bakışlarını kaçırma eğiliminde oluyor. Öte yandan narsisistik eğilimleri yüksek bireylerde ise aynaya uzun süre bakma ve yüzü dikkatle inceleme davranışları daha yoğun şekilde görülüyor.
Aynaya bakışın psikoloji kadar sosyoloji ve psikanaliz için de önemi büyük. Örneğin sosyolojideki “Looking-glass self” (ayna-benlik) kavramı kişinin benlik algısını başkalarının gözünden kurduğunu öne sürer. Yani aynada gördüğümüz şey aslında biraz da “başkalarının bizi nasıl gördüğüne dair tahminlerimizin yansımasıdır.” Psikanalitik teoride ise Jacques Lacan’ın ünlü “ayna evresi” (mirror stage) kavramı, insanın kendi benlik algısını ilk kez aynada bütünlüklü olarak deneyimlediği gelişimsel bir döneme işaret eder. Bu evre bireyin “ben” duygusunu oluşturmasında kritik kabul edilir. Her ne kadar Lacan’ın teorisi bazı eleştiriler alsa da aynanın benlik gelişiminde oynadığı rol inkar edilemiyor.
Pandemiyle birlikte hayatımıza giren uzun Zoom görüşmeleri ve video konferanslar ise “dijital ayna” etkisini gündeme getirdi. Bir dergide aktarılan analize göre ekran karşısında sürekli kendi yüzümüzü görmenin, öz-eleştiriyi ve görünüş kaygısını artırdığı vurgulanıyor. Bu durum estetik kaygıları körükleyebiliyor ve görünüşe bağlı stresin artmasına yol açabiliyor.
Sonuca varacak olursak aynaya bakmak çok sıradan bir eylem gibi görünse de bireysel psikolojiyi ve toplumsal algımızı etkileyen bir süreç. Kendimizi başkası gibi gözlemlemek, beden memnuniyetsizliği, kişilik özellikleri ya da algısal anomaliler… Hepsi bu basit görünen davranışın arkasında gizli olabilir. Ama burada değinilmesi gereken bir nokta var, aynaya bakış her zaman olumsuz sonuçlar doğurmaz. Kendimizi kötü yargılamadan, bilinçli ve şefkatli bir bakış açısıyla, aynalar kişinin öz-farkındalığını besleyebilir, duygusal gelişimini destekleyebilir. Sonuçta ayna kimi zaman benliğimizi güçlendiren, kimi zamansa kendimizi eleştirel düşüncelere hapseden bir araçtır. Önemli olan aynaya nasıl baktığımız ve gördüğümüzü nasıl yorumladığımızdır. Umuyoruz ki yazımız kendini eleştirel gözlerle inceleyen okuyucularımıza, bu duyguların ardındaki psikolojiyi anlamada bir adım olur ve kendileriyle daha bütün bir bağ kurmalarına yardımcı olur.
Yazar: Eylül Rüzgar Üzer
Kaynak
1. Tramacere A (2022) Face yourself: The social neuroscience of mirror gazing. Front. Psychol. 13:949211. https://doi.org/10.3389/fpsyg.2022.949211
2. Windheim, K., Veale, D., & Anson, M. (2011). Mirror gazing in body dysmorphic disorder and healthy controls: Effects of duration of gazing. Behaviour research and therapy, 49(9), 555-564.
3. Domuschiev, I., Domuschiev, P., & Domuschiev, S. Effects of the Mirror on the Human Psyche.
4. Potthoff, J., & Schienle, A. (2021). Effects of Self-Esteem on Self-Viewing: An Eye-Tracking Investigation on Mirror Gazing. Behavioral Sciences, 11(12), 164. https://doi.org/10.3390/bs11120164
5. Derome, M., Fonseca-Pedrero, E., Caputo, G. B., & Debbané, M. (2022). A developmental study of mirror-gazing-induced anomalous self-experiences and self-reported schizotypy from 7 to 28 years of age. Psychopathology, 55(1), 49-61.